Borçlar kanunun 49.maddesinde;  kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar verenin bu zararı gidermekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir. Haksız fiilin varlığından bahsedebilmek için hukuka aykırı olarak gerçekleştirilen bir fiilin dolayısında ve neticesinde meydana gelmiş bir zarar mevcut olması ve hukuka aykırı olarak gerçekleştirilen bu fiilin kusurlu olması gerekir. Kusur ile Yargıtay’ca kastedilen, hukuk düzeninde kınanabilecek olan davranıştır.

Kanunda alenen yasaklanmamış olsa bile ahlaka aykırı bir fiille kasten başkasına zarar verilmiş olması halinde de zarar veren bu zararın tazmini ile yükümlüdür. Nezdinde zarar meydana gelen kişinin bu zarara rıza göstermemiş olması gerekir. Zarar kişinin malvarlığında ya da şahıs varlığında meydana gelebilir ve bu noktada zararın ve kusurun ispatının davacı tarafından yapılması gerekir. Zararın ve kusurun boyutları tazminatın miktarının belirlenmesinde etkili olacaktır. Bu nedenle ispat faaliyetinin güçlü argümanlarla yönetilmesi ve hakimde zararın oluştuğuna dair kanaatin oluşturulması ciddi anlamda önem arz eder. Ayrıca tarafların ekonomik durumları, zarar gören tarafın eğer mevcutsa kusuru ve olaya has spesifik durumlar da tazminat miktarının belirlenmesinde rol oynayabilir. Arslan Hukuk bürosu olarak sürecin takibi, delillerin sunulması ve sair aşamalarda müvekkillerimize profesyonel hukuki hizmet sağlamaktayız.

Zararın tazmininin aynen ya da nakden gerçekleştirilmesi mümkündür. Aynen tazminle kast edilen zarardan önceki hale getirme, nakden tazmin ile kastedilen ise tazminat ödenmesidir. Tazminatın şekli, tarafların uzlaşmasıyla ya da mahkeme tarafından belirlenebilir. Zararın sonuçlarının gelecekte ortaya çıkacaksa, irat olarak tazmin edilmesine hükmedilmesi de mümkündür. İrat şeklinde ödenecek olan tazminat için, borçlunun bir güvence göstermesi gerekecektir.

Şahıs varlığı üzerinde meydana gelecek zarar manevi tazminatın gerekçesini, malvarlığı üzerinde meydana gelecek zarar maddi tazminatın gerekçesini oluşturur. Yani insan onurunu zedeleyen, elem ve üzüntü yaratan, şeref ve haysiyete yönelik haksız filler manevi tazminat sebebini; direk olarak kişinin malvarlığında oluşan ya da bedenen aldığı zarar dolayısıyla tedavi masrafı ortaya çıkarmak suretiyle zarara sebep olan haksız fiiller maddi tazminatın gerekçesini oluşturur. Ayrıca haksız fiilde, fiilin işlendiği gün borçlu temerrüde düşer yani fiilin işlendiği gün itibariyle borçlunun tazmin için ödeyeceği tutardan temerrüt faizi işlemeye başlar.

Haksız fiil neticesinde tazminat isteminde bulunmak isteyen zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren on yıl içinde dava açması gerekir aksi halde zamanaşımı hasıl olacaktır. Ancak haksız fiil oluşturan fiil aynı zamanda suç da oluşturan bir fiil olabilir ve bu ihtimalde zamanaşımı süresi değişkenlik gösterebilir.

Borçlar Kanununda, haksız fiil neticesinde oluşacak ölüm ve bedensel zararlar doğrultusunda talep edilebilecek tazminatın belirlenmesi ve bunlara dahil edilecek kalemlere ayrıca değinilmiştir. Destekten yoksun kalma tazminatı ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar da bu kalemlerden bazıları olup, yasal süreç içinde doğru ispat faaliyetinde bulunarak müvekkillerimizin zararlarının doğru tazmin edilmesini sağlamak bu tür tazminat taleplerinde önceliğimizdir.

Ticari işlere ait Ticaret Kanununda ayrıca gösterilen haksız rekabet hükümlerinden ayrı olarak gerçek olmayan haberler ya da dürüstlük kurallarına aykırı davranışlarla bir başkasının mesleki anlamda iktisadi faaliyetlerine zarar verilmesi veya müşteri kaybetme ihtimali ile karşı karşıya bırakılması halinde ve kusur, illiyet gibi diğer haksız fiil unsurlarının da bir arada bulunması durumunda yine tazminata hükmedilebilecek ve zarar veren bu davranışın durdurulması talep edilebilecektir.

Arslan Hukuk Bürosu olarak takibi incelik isteyen bu süreçte müvekkillerimizin zararlarının tümüyle tazmin edilebilmesi adına deneyimli, dinamik kadromuzla özenli bir çalışma yürüterek hukuki hizmet sağlamaktayız.